Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla'da Sivil Toplum ve Muhtarlar Buluşması'nda konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Biz şehirlerimizi ve insanlarımızı seçimden seçime hatırlayanlardan asla olmadık, olmayız. Aşağı yukarı her hafta sonu bir ilimizin misafiri olmaya, vatandaşlarımızla, gençlerimizle, kadınlarımızla, esnaflarımızla yüz yüze muhabbet etmeye özel önem veriyoruz. Çünkü aslolan milletimizin ne dediği, ne yaşadığı, ne istediğidir.

Kimseyi ayırmadan, kimseyi dışlamadan 85 milyonun her bir ferdini samimiyetle bağrımıza basıyoruz. Son 20 yıldır olduğu gibi bugün de aşkla çalışarak 780 bin kilometrekare vatan toprağını eserlerimizle ilmek ilmek dokuyoruz.

Muhtarlarımız ve oda başkanlarımız, demokrasimizin yereldeki en önemli temsilcileridir. Mahalle sakinlerinin veya oda mensuplarının teveccühü ile göreve gelen bu kardeşlerimiz, sorumluluk duygusunun ne kadar ağır bir yük olduğunu gayet iyi bilir. Kimi zaman bu vazifeler, siyasette çok daha büyük makamların ilk adımı, başlangıcı, girizgahı konumundadır.

‘Muhtar bile olamaz’ manşetlerinin atıldığı karanlık günlerden milletimizin iradesiyle Hamdolsun cumhurbaşkanlığı makamına geldik. Aslında bu başlığı atanlar, muhtar kardeşlerime hakaret ediyorlardı. Rabbim, öyle bir makam nasip etti ki, milletimin lütfuyla işte cumhurbaşkanlığı makamına geldik.

Sağlıkta, eğitimde, adalette, güvenlikte, ulaştırmada, turizmde, tarımda her alanda Muğla’yı ve diğer 80 vilayetimizi 20 sene öncesiyle mukayese dahi edilemeyecek seviyelere getirdik. Vesayetin, yasakların, baskıların kol gezdiği bir ülkeden millet iradesine vurulan zincirlerin tek tek parçalandığı demokratik bir Türkiye’ye kavuştuk.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 2015 yılından bugüne ülkemizin dört bir köşesinden 38 bin muhtarımızla 52 ayrı buluşma gerçekleştirdik. Böylece muhtarlarımız, dertlerini, taleplerini, tekliflerini devletin zirvesiyle doğrudan paylaşma zemini buldu. Bu toplantılarımızda sadece hasbihal etmedik. Muhtarlarımız aracılığıyla pek çok vatandaşımızın, mahallemizin problemini çözdük.

Muhatlarımızın özlük ve mali haklarının iyileştirilmesi noktasında Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinin devlet tarafından ödenmesinden, maaşlarının asgari ücret miktarına yükseltilmesine, silah ruhsatı harcı muafiyetinden, tek tip muhtar kimliği uygulamasına muhtarlıkların elektrik faturalarının konut tarifesine çevrilmesinden, Ankara’da hizmete açtığımız Muhtarlar Evi’ne kadar pek çok adım attık. Göreve geldiğimizde sadece 97 lira olan muhtar ödeneğini son artışla birlikte 8 bin 506 liraya yükselttik.

Devletimizin asli görevi olan vatandaşa hizmet sorumluluğunu, son 20 yıldır layıkıyla yerine getirebilmesinin sırrı istikrar ve güven ortamıdır. Uzun yıllar sonra ilk defa ülkemizde siyasi istikrarın sağlanmasıyla birlikte; yatırımlar hızlanmış, ekonomimiz büyümüş, vesayet gerilemiş, demokrasimiz güçlenmiş, uluslararası alanda ülkemizin itibarı artmıştır. Türkiye iç siyasetinde istikrarı sağladıkça dışarıda da daha etkili ve sonuç alıcı politikalar yürütme kabiliyetine kavuşmuştur.

Gezi Olayları’ndan 15 Temmuz’a kadar Türkiye’yi kaosa sürüklemeyi amaçlayan her adımın doğrudan yürütmeyi ve siyasi istikrarı hedef almasının sebebi budur. Hangi ambalaja sarılırsa sarılsın, ülkemizde siyasi istikrarı zedeleyen bir adımın milletin ve memleketin hayrına olabilmesi mümkün değildir. Siyasi istikrarın alternatifi çok seslilik değil, kargaşadır. Kavgadır. Herkesin ayrı telden çaldığı cümbüş masasıdır. Ülkemizde güven ve istikrarın teminatı olan kazanımların kaybedilmesi demek, Türkiye’nin tekrar eski kötü günlerine geri dönmesi, tekrar batağa saplanması demektir. Giderek daha belirgin şekilde kavganın, entrikanın eksik olmadığı bir kriz masasına dönüşen Altılı Masa’nın ülkemize vaat ettiği sistem, işte böyle bir yönetim modelidir.

Onca toplantısının sonunda şimdi de çıkmışlar uzaktan kumandayla yönetilecek bir cumhurbaşkanından bahsediyorlar. Sandıktan en az 25-30 milyon oy alarak seçilecek bir cumhurbaşkanını çoğu tabela partisinden hallice bir grup genel başkanın emir eri yapmaya, millete eşitlikçe demokrasi diye yutturmaya çalışıyorlar.

 Biz ülkeyi ve milleti vesayetin boyunduruğundan kurtarmakla övünüyoruz. Bunlar ülkeyi ve milleti yeni bir vesayetin boyunduruğuna sokma vaadiyle ortaya çıkıyorlar. Halkın huzuruna vaat olarak senaryolarıyla çıkmak, dünyada ancak bizim kafası karışıklar kulübü kıvamındaki muhalefetimizin göze alabileceği bir kifayetsizliktir.

Muğla ile birlikte diğer 80 vilayetimizi de hedeflerine ulaştırana kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak haramdır.”

Hibya Haber Ajansı

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu