İmamoğlu: "Milli iradeyi gasp etmeye kalkanların sonu hüsran olacak"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bilecik’te basın buluşması, esnaf ziyareti, meydanda halkla buluşma etkinlikleri sonrasında “Halkın Esnafı Projesi” tanıtım toplantısına katıldı. “Biz, 100 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’yiz” diyen İmamoğlu, “Burada milletin kararını değiştirecek tek makam var. O da yine milletin kendisi. Kendini milletin üstünde görenlerin, milli iradeyi gasp etmeye kalkanların sonu, bu topraklarda hep hüsran olmuştur. İnanın ki yine hüsran olacak” şeklinde konuştu. “Altılı Masa’nın ve önümüze koyulacak bu sürecin hep birlikte neferi olacağız, Türkiye’yi birlikte güçlendireceğiz” diyen İmamoğlu, “Onun için milletin ittifakını güçlendirmek, milletin iktidarı elde etmesini sağlamak demektir. Bir kişi gidecek, milletin hükümeti gelecek” ifadelerini kullandı. Konuşmaktan ve müzakere etmekten vazgeçmeyeceklerini vurgulayan İmamoğlu, “Türkiye’yi kendi mülkleri zanneden bir avuç insan aklımıza, sağlığımıza, iyi kalbimize, güler yüzümüze, hoşgörümüze mağlup olacak. Gün gelecek şarkılarımızla, türkülerimizle, halayımızla, horonumuzla, zeybeğimizle gülümseyen yüzümüze yenilip, gidecekler. Bir kişi yenilecek, millet kazanacak. Hiçbir zaman ‘Benim partim kazandı’ demeyeceğiz. ‘Millet kazandı’ diyeceğiz. Çünkü biz, CHP ve Altılı Masa’nın bütün siyasi partileri, millet için çalışacağız” dedi. 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bilecik’te vatandaşlarla buluştu. Basınla kahvaltı ve esnaf ziyareti öncesinde Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı tarafından belediye binasında ağırlanan Adıgüzel ve İmamoğlu’na, CHP Bilecik milletvekili Yaşar Tüzün, CHP Bilecik İl Başkanı Metin Yaşar ve eski bakanlardan Mehmet Gazioğlu eşlik etti. Bilecik Belediyesi Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen basın toplantısına katılan heyete, Altılı Masa’nın Bilecik İl Başkanları da dahil oldu. İmamoğlu, basın toplantısında bir konuşma yaptı. Bilecik’in, Osmanlı İmparatorluğu’nun tohumlarının atıldığı toprak olarak büyük öneme sahip olduğunu belirten İmamoğlu, “Bütün ecdadımızı, güzel hizmetler sunmuş güzel insanları, komutanları, padişahları alimleri, bilim insanlarını, özellikle bu güzel Cumhuriyet’i bize emanet eden, hepimizin geçmişini rahmetle, minnetle anıyorum. Tabii ki üstün lider, üstün komutan, Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle minnetle anıyorum” dedi.

Türkiye’nin birçok kenti gibi, Bilecik’in de dayanışmaya ihtiyacı olduğunu kaydeden İmamoğlu, şunları söyledi:

“İstanbul olarak biz, Türkiye’nin her noktasıyla tarihi bir dayanışma örneğini yaşattık. ‘Tarihi’ diyorum, çünkü İstanbul’un geçmişteki bütün arşivleri bizde var. Biz arşivleri biliyoruz. O kayıtları biz tutmadık. Hangi dönemde kim görev yapmışsa, o tuttu. Yani biz, İstanbul’da en fazla metronun hangi yıl yapıldığını ya da hangi dönem yapıldığını biliyoruz. Örneğin; saygıdeğer Dalan’ın dönemini Bedrettin Dalan tuttu. Saygıdeğer Nurettin Sözen’in dönemini Sayın Sözen tuttu. Saygıdeğer Recep Tayyip Erdoğan’ın dönemini kendileri tuttu; derken böyle geldi. Dolayısıyla oradaki sıralama, bizim eserimiz değil. Oradaki sıralama, herkesin kendi eseri. Ve tabloya yansıyor kimin ne yaptığı ve ne yapmadığı. O bakımdan bu kayıtları da biz değiştiremeyiz. Yani isteseniz de kalem oynatamayız. Yanına mesela 0,8 kilometre yapmışsa birisi, sıfırın yerine 1 yazamayız. ‘1,8 kilometre yaptı’ diyemeyiz 1994-99 arası görev yapmış kişilerin yaptığı metro kilometresini değiştiremeyiz.”

“450’ye yakın yerel yönetime katkı sunduk”

“Bu dönem yaptığımız dayanışmanın, bütün Türkiye’de ne kadar etkili işlere dönüştüğünü belirtmek isterim” diyen İmamoğlu, “450’ye yakın yerel yönetime katkı sunduk. Arayanın kapısına koştuk. Kapımızı çalanla, oturup proje konuştuk. Ve her yerde güzel eserler üretmeyi, verimli eserler üretmeyi, yöresine katkı sunan… Yani Kars Susuz’dan Edirne’nin İpsala’sına, Antakya’dan, Hatay’dan, Gaziantep Karkamış’tan, sınırdan Sinop’un Dikmen’ine, bütün ilçelerine, Amasra’sına, Türkiye’nin her yerine, Artvin’den Antalya’ya kadar bütün beldelere, ilçelere, büyükşehirlerle dayanışma ruhu içerisinde İBB’nin elinde hangi imkan, hangi bilgi var ise, paylaşma konusunda üstün bir gayret içerisinde olduk. Özel bir birim kurduk. Bu birim sayesinde, bilimsel teknik bir çalışma sürdürdük” ifadelerini kullandı.

“Bu katkıları sunarken, parti ya da ittifak ayrımı yapmadık”

Bu katkıları sunarken, parti ya da ittifak ayrımı yapmadıklarını vurgulayan İmamoğlu, “Şunu yaşamadık değil; kapımızı çalan bazı belediyeler, malum ittifakın belediyeleri, ‘Ya bizi bilirlerse başımıza iş açarlar’ dedikleri için, onların hizmetlerini gizliden yaptık. Katkılarımızı gizliden sunduk. ‘Yapmayız’ demedik. ‘Reklam yaparız’ da demedik. Allah şahittir; vallahi de billahi de demedik. Yani onlara katkı sunduk. Çünkü, millete, memlekete yapılan işin reklamını, -inanınız ki hayatım da öyle geçmiştir- kul da bilir, Allah da bilir. Siz iyiliği yapın, o bilinir. Zaten iyilik, aslında bilinsin diye de yapılmaz. Memleket faydalansın diye yapılır. Hayat böyle bir şeydir. Ama bunu tersine çevirmek isteyen bir akılla karşı karşıyayız. Düşününüz ki; ülkemizde hiçbir dönem yapılan hizmetler, bir siyasi partinin hizmeti, diye anılmamıştır. Ama bu dönem, ‘AK Parti’ projesi diye bir şey çıktı. ‘AK Parti’nin yaptığı köprü, AK Parti’nin yaptığı yol.’ Allah’tan korkun. Onların hepsinde 86 milyon insanın parası var. Benim param var, senin paran var, öbürünün parası var. Böyle bir şey yok. İyi şeyler yapılır, alkışlanır; kötü şeyler yapılır, eleştirilir. Ama ‘Benim projem’ diye bir kavram yoktur. Bir siyasi partinin projesi diye bir kavram olamaz. Milletimizin projesi. Devletimizin projesi” şeklinde konuştu.

Bazı kesimlerin, “Ekrem İmamoğlu Bilecik’e niye geldi” diye soracağını aktaran İmamoğlu, şöyle konuştu: 

“O ‘Ben’ diyen aklın, ‘Ben ne yaparsam o olur’ diyen aklın ya da hukuksal zeminde hak yiyen, hukuku çiğneyen, yargıyı silah gibi kullanan ve milletin iradesini çalmaya çalışan, yok saymaya çalışan akılla mücadele için, haysiyet mücadelesi için, asla vazgeçmediğimi ilan etmek için, karşılarında sürekli dimdik ayakta duracağımı ilan etmek için Bilecik’e geldim. İstanbul’da, saçma sapan bir terör soruşturmasıyla önümüze dikilmeye çalışan, ‘İstanbul’daki seçimi kaybettiğimde hüngür hüngür ağladım’ diyen akılla ve İstanbul’a seçildikten sonra bir hukuksuz müdahaleyle görevden alınmasına rağmen, yapılan bugünkü müdahalelere göz yuman ve siyasi iradesinin üstünde olmadığına dair tek bir açıklaması olmayan o akılla da mücadele etmek için Bilecik’teyim. Kararlı bir kardeşiniz var karşınızda. Makamı, yolu, yolculuğu ya da makamı olmaksızın, ‘vatandaş Ekrem İmamoğlu’ olarak, milletimizin iradesine vurulacak bu darbeyi engellemek, önüne geçmek için, o işte o dönemde ilan ettiğim ‘İstanbul’u sokak sokak gezeceğim, Türkiye’mizi şehir şehir gezeceğim’ dediğim için bugün Bilecik’teyim. Beni yalnız bırakmadınız. Hepinize teşekkür ediyorum.”

“Hukuksuzluk Diyarbakır’daysa da İstanbul’daysa da karşı duracağız”

Yaşatılan hukuksuz sürecin sadece Ekrem İmamoğlu’na yapılan bir müdahale olarak görülmemesini isteyen İmamoğlu, “Müdahale, Türkiye’de başka yerlerde de yapıldı. Bunlara da karşıyız. Bakın eğri oturacağız, doğru konuşacağız, adil olacağız. Adalet önemlidir. Hukuksuzluğa karşı, adaletsizliğe karşı susan, dilsiz şeytandır. Buna biz gelemeyiz. Hukuksuzluk varsa, Diyarbakır’daysa, ona da karşı duracağız. Mardin’deyse, ona da karşı duracağız. İstanbul’daysa, ona da karşı duracağız. Memlekette adaletsizliğin olmadığı, bu cennet vatanın 86 milyon eşit, hissedar olduğu bu ülkenin bireylerinin her yerde hakkının korunduğunu, bu ülkenin her karış toprağında hissettiremezsek, o tek kişilik akıl, bugün gider, yarın başka bir tek kişilik akıl gelir; Allah korusun. Türkiye Cumhuriyet’inin ikinci yüzyılına bunu yaşatmaya hiçbirimizin hakkı yoktur. Onun için sorumluluğumuz büyüktür” dedi.

“Nefer olmazsak, kara leke olarak tarihe geçeriz”

Herkesi sürecin neferi ve kahramanı olmaya davet eden İmamoğlu, “Aksi takdirde gerçekten kara leke olarak tarihe geçeriz. Gelecek nesiller, bizi hiç unutmaz, ayıplarlar. Evlerimizde torunlarımızın, çocuklarımızın, kızlarımızın, oğullarımızın, gençlerimizin kaygılarını lütfen anlamaya çalışın. Ben, siyasetin bu kadar erken yaşta algılandığı bir başka dönem hatırlamıyorum. Hatırlayan varsa söylesin. Ben 4-5 yaşındaki çocuklardan duyduğum cümleleri, inanın titreyerek dinliyorum. Nasıl böyle bir tehdidin, böyle bir sürecin farkında olabilirler? Bir çocuk, ‘Kurtarın bizi’ niye desin bana Allah aşkına; ilkokula giden bir çocuk. Bunu hissediyorlar. Dolayısıyla ikinci yüzyılımıza, bize emanet edilen bu güzel vatanın, bu güzel Cumhuriyet’in demokrasiyle taçlanmasını ve de bağımsız yargı ve o yüce adaletin var olduğu bir ülkeyi sağlamayı yapmamız ve önümüzdeki bütün engelleri ortadan kaldırıp, bereket toprakların, bereketli paranın var olduğu bu ülkede yetenekli insanlarıyla çağdaş bir geleceğe hep birlikte yürümeliyiz. Ben, bunun mücadelesini verip, 86 milyon insanımızla paylaşmak isterim, paylaşacağım. Lütfen sizler de konuşun. Sizler de paylaşın” diye konuştu.

“Altılı masanın ortaya koyduğu ittifak süreci, tam da bunun adresidir”

“Meselemiz A partisi, B partisi değildir” diyen İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:

“Altılı Masa’nın ortaya koyduğu ittifak süreci, tam da bunun adresidir. Milletin ittifakıdır, milletin iktidarına yürüyüştür. Bunun karşısında başka bir duygu, asla ve asla başarılı olmamalıdır, olamaz. Hep birlikte başarılı olmalıyız. Bu ittifak ağrı ve ruhunu, daha da büyütmeliyiz. Siyaset üstü durduğumuzu, işimizin, gücümüzün kişiler olmadığını, partiler olmadığını, kötü rejimin çok güçlü bir sisteme dönüşmesini, Cumhuriyet’in demokrasiyle taçlanmasını, adil bir ülke olmasını istiyoruz. Bu duygularla buradayım. Bunun için Bilecik’teyim. Lütfen bu hissiyatı benimle hissediniz. Lütfen bulunduğunuz ortamlarda bunu konuşunuz. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım. Çocuklarınızın zincire vurulmasını -mecazi anlamda kullanıyorum- zihninin zapt edilmesini, fikri hür, vicdanı hür nesiller değil de iki dudağın arasından çıktığının yapıldığı ya da öyle kürsüden devletin yöneticilerine fırça atan, onu aşağılayan bir aklın var olmadığı bir Türkiye istiyorum kardeşim. Ben, şahsen üç evladımı öyle bir akla, öyle bir mantığa emanet etmem. ‘Emanet ederim’ diyen bir akıl varsa elini kaldırsın. Ben etmem. Benim çocuğum özgür kardeşim. Benim çocuğum yetenekli. Benim ülkemin her çocuğu, benim çocuğum gibi. En az benim çocuğum kadar yetenekli. Bunun doğusu batısı, güneyi, kuzeyi yok. Türkü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i yok. Hepsi. Biz, milletçe bir arada Türk milletiyiz. Milletçe bir arada çok kıymetli bir devletin, vatan topraklarının evlatlarıyız. Bu duyguyla var olun. Bu duyguyu büyütelim. Lütfen bu işi başaralım. Bunun için buradayım.”

Basın buluşmasının ardından Gazipaşa Mahallesi’ndeki Tevfikbey Caddesi’ne geçen Adıgüzel ve İmamoğlu, vatandaşların sevgi gösterileri altında davul zurnayla karşılandı. Esnaf ziyaretlerini Bileciklilerin yoğun ilgisi altında gerçekleştiren İmamoğlu, kent meydanında kendisini bekleyen coşkulu kalabalığa hitap etti. Bilecik’e haysiyet ve adalet mücadelesi için geldiğinin altını çizen İmamoğlu, “Milletin iradesine karşı duranlara karşı durmak için buradayım. Ve siyaset üstü bir dönemde, ittifakların güçlü olacağı bir dönemde, Altılı Masa’da ortaya konan o güçlü iradeyi daha da büyütmek adına buradayım. Sizlerle birlikte 31 Mart’ta ‘Millet hakkını yedirmez’ dedim ya, ‘Ben hak yemem, hakkımı da yedirmem.’ İşte Türk milleti olarak, 86 milyon insanımızla hak, hukuk, adalet mücadelesinde hiçbir vatandaşımızın, hiçbir kurumun, milletin iradesinin ise asla ve asla yedirilmeyeceğini bir avuç insana ve bugünün rejimindeki o tek kişinin ağzından çıkan lafla yönetilme anlayışına, yargıyı siyasetin silahı gibi kullanmaya çalışanlara ne diyeceğiz? Yeter, söz milletin” dedi.

İstanbulkart’a kardeş: “Bikart”

Meydan buluşmasının ardından “Halkın Esnafı Projesi” tanıtım toplantısına katılan İmamoğlu, yeni dönemde cumhuriyet ve demokrasi kavramlarının önemine dikkat çekti. “Cumhuriyet, yöneticilerin hadlerini bildiği bir rejimdir. Yöneticiler, milletten aldıkları görev ve yetkiyle işlerini yapar ve yine gelir o yetkinin sahibi olan milletine hesap verir. Biz, 100 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’yiz. Burada milletin kararını değiştirecek tek makam var. O da yine milletin kendisi. Başka hiç kimse değiştiremez. Kendini milletin üstünde görenlerin, milli iradeyi gasp etmeye kalkanların sonu, bu topraklarda hep hüsran olmuştur. İnanın ki yine hüsran olacak. Cumhuriyet ve demokrasiye yönelik her girişim sorunlarımızı ne yazık ki büyütmüştür ve ülkemizi zayıflatmıştır. Bugün yine öyle bir dönemden geçiyoruz. Ve özellikle bu dönem içerisinde devletin bütün kurumlarını zayıflatan, sadece tek bir kişiyi güçlendiren, bir avuç insanı zenginleştiren, ne yazık ki uyduruk bir sistemin içerisindeyiz. Bu sistem, aslında bizim zamanımızı çalıyor, geleceğimizi, ne yazık ki özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğini borçlandırıyor, onların sırtlarına çok büyük yükler yüklüyor. Ama az kaldı. Birlikte Türkiye’nin tekrar çok güçleneceği bir süreci birlikte hazırlayacağız” diye konuştu.

“14 ayıs’ı hep birlikte bir demokrasi ve adalet bayramına dönüştürmemiz şart”

Herkesi sürecin neferi olmaya davet eden İmamoğlu, “Onun için her yerde diyorum ki; bu sürecin neferi olacağım. Altılı Masa’nın ve önümüze koyulacak bu sürecin hep birlikte neferi olacağız, Türkiye’yi birlikte güçlendireceğiz. Onun için milletin ittifakını güçlendirmek, milletin iktidarı elde etmesini sağlamak demektir. Bir kişi gidecek, milletin hükümeti gelecek. Milletin hükümeti de bu ülkeyi güçlendirecek” şeklinde konuştu. “Demokratik, çoğulcu bir siyasi ortamda, bütün sorunlarımızı hızla ve kalıcı bir biçimde çözebilme kabiliyetine milletçe sahibiz” diyen İmamoğlu, “Bunları çok kısa sürede başarabilecek yeteneklere sahibiz. Yeter ki kendimize güven duyalım. Ve her şeyin çok güzel olacağına dair inancımızı, umudumuzu yükseltelim ve hiç kaybetmeyelim. 14 Mayıs’ı hep birlikte bir demokrasi ve adalet bayramına dönüştürmemiz şarttır. Bugün ortaya koyulan yasakçı zihniyet, milletin iradesinin elinden alınması çabası, yargıyı silah gibi kullanma çabası, o anlamda hepimizin ortaya koyacağı ortak çalışmayla, ortak akılla sona erdirilmesi mümkündür. Burada sadece siyasi liderler, siyasetçilerin çalışmasıyla bu işin olacağına asla düşünmeyin; bu iş milletçe başarılıdır. 86 milyon insanımızın ayağa kalkmasıyla başarılıdır. Hep bir arada, coşkuyla demokrasi mücadelesi vermemizle başarılıdır” ifadelerini kullandı.

Demokrasi ve Cumhuriyet için cesur bir yürüyüş daveti

31 Mart 2019 seçimleri ve sonrasında verilen mücadeleyi örnek olarak gösteren İmamoğlu, vatandaşları demokrasi ve cumhuriyet için cesur bir yürüyüşe davet etti. “Gerçekten 14 Mayıs’ı hep birlikte demokrasi ve adalet bayramına dönüştüreceğiz” diyen İmamoğlu, konuşmasını, “Ne kadar kötülüklere karşı mücadele edersek edelim, ne kadar çok, ne kadar sert eleştirirsek eleştirelim, göreceksiniz birilerinin yaptığı gibi, bir avuç insanın yaptığı gibi, bu ülkede kimseye düşmanlık beslemeyeceğiz. Kimseye kötülük ve intikam hissiyle asla yaklaşmayacağız. Allah, kalbine kötülüğün yerleştiği ve intikam duygusuyla, psikolojik olarak depresif davranışlarda bulunan yöneticilerden bu memleketi ve bu memleketin insanlarını korusun. Her yerde ve her zaman, her insanımız için, bu cennet vatanın 86 milyon evladı için adalet isteyeceğiz. Herkesle oturup konuşmanın, temel ilkelerden taviz vermeden müzakere etmenin sonuç almanın yollarını bulmaktan asla geri durmayacağız. Türkiye’yi kendi mülkleri zanneden bir avuç insan aklımıza, sağlığımıza, iyi kalbimize, güler yüzümüze, hoşgörümüze mağlup olacak. “Gün gelecek şarkılarımızla, türkülerimizle, halayımızla, horonumuzla, zeybeğimizle gülümseyen yüzümüze yenilip, gidecekler. Bir kişi yenilecek, millet kazanacak. Bu kötülüğü yapanların bile çocukları, evlatları, torunları kazanacak. Onlar için bile mücadele edeceğiz. Hiçbir zaman ‘Benim partim kazandı’ demeyeceğiz. ‘Millet kazandı’ diyeceğiz. Çünkü biz, CHP ve Altılı Masa’nın bütün siyasi partileri, millet için çalışacağız” sözleriyle noktaladı.

Adıgüzel: “Millet, mayıs seçimlerinde de bizi bağrına basmaya devam edecek”

Toplantının son konuşmasını yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Adıgüzel de şu ifadeleri kullandı:

“Karşımızda öyle bir akıl var ki, bizim önümüze taş koymak için, özellikle büyükşehir belediye başkanlarımızın önüne taş koymak için her şeyi yapıyorlar. Belediye başkanlarımız, Türkiye’nin dört bir yanında bu engelleri aşıyorlar. Bütçeleri engelleniyor, kredi buluyorlar. Kredilerine çeşitli engeller konuluyor, yine bunları aşarak, hizmete sonuna kadar devam ediyorlar. Bir İçişleri Bakanımız var… İçişleri Bakanımızın tek görevi; iftira atmak, hakaret etmek. Diyor ki; ‘Ben hakaret edersem, iftira atarsam, görevimin ciddiyetine yakışmayacak işler yaparsam, CHP’liler korkar, CHP’liler çekinir. Ben buradan çok net şekilde şunu söylemek isterim: Biz, bu milletin bağrından kopmuşuz gelmişiz. Sizin hiçbir hakaretinizden, sizin hiçbir tehdidinizden çekinmeyiz. Tam tersi milletimiz için çalışmaya devam ederiz. Görüyoruz ki nasıl 31 Mart’ta İstanbul’da Bilecik’te, Adana’da, Mersin’de Türkiye’nin birçok beldesinde bizi millet bağrına basmışsa, mayıs seçimlerinde de bizi bağrına basmaya devam edecek.”

“Kazanan Millet İttifakı olacak, kazanan millet olacak”

“Öyle bir akıl var ki karşımızda; bizimle sokakta baş edemeyen, esnafa gidip kendini anlatamayan, vatandaşa kendini anlatamayan akıl çeşitli yargı oyunları ile YSK’yı siyasallaştırarak, yargıyı siyasallaştırarak belediye başkanlarımızı hedef alıyor. Haksız hukuksuz kararlarla 6 Mayıs’ta İstanbul seçimlerini iptal ettirenler, korkulu rüyalar görüyorlar. ‘İstanbul’u kaybettik, Türkiye’yi kaybedeceğiz’ diyorlar. Bunu hazmedemiyorlar. Bu akılla, akla sığmayacak kararlarla belediye başkanlarımızı hedef alıp, siyaset yasağına kadar varacak kararlarla belediye başkanlarımızın hizmet etmesini engellemeye çalışıyorlar. Bütün CHP’liler, Ekrem İmamoğlu’nun yanındayız. Aklınızdan bile geçirmeyin; ‘Gök kubbeyi başınıza yıkarız’ diyoruz. Diğer taraftan, hizmette CHP’li belediye başkanları ile yarışamayan akıl, CHP’lileri engelleyemeyen akıl diyor ki; ‘Biz çeşitli oyunlarla, yasa değişiklikleri ile 14 Mayıs’ta sonucu ulaşabiliriz.’ Ben buradan tekrar söylemek isterim: 14 Mayıs’ta hangi yasa değişikliklerini yapsanız da hangi seçim yasasını değiştirseniz de kazanan Millet İttifakı olacak, kazanan Millet olacak.”

İstanbul, “Bikart” ile Bilecik’e taşındı

Tanıtım toplantısında Bilecik Belediye Başkanı Subaşı ve İBB iştiraki BELBİM A.Ş. Genel Müdürü Nihat Narin de birer konuşma yaparak, “Halkın Esnafı Projesi”ni kamuoyuna tanıttı. Proje kapsamında, İBB ve Bilecik Belediyesi iş birliğiyle hem Bilecik’te hem İstanbul’da geçecek “Bikart” geliştirildi. Bikart, BELBİM tarafından ödeme altyapısı sağlanan İstanbulkart altyapılı bir ön ödemeli kart olarak tasarlandı. Bikart, Bilecik Belediyesi tarafından ekonomik yönden dezavantajlı ailelere sosyal destek kartı olarak sunulacak. Bilecik Halkın Esnafı Projesi kapsamında belirlenen noktalara, BELBİM tarafından İstanbulPOS Pax cihazı verilecek. Bu noktalarda, İstanbulkart özellikli Sosyal Destek Kartı Bikart ile ödeme yapılabilecek. Bikart sayesinde hem Bilecik esnafı kalkınacak hem de ekonomik açıdan dezavantajlı aileler, temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Bilecikliler, İstanbul’a yapacakları ziyaretlerde, ulaşımdan kozmetiğe, müzelerden İsparklara kadar birçok alanda Bikart’tan yararlanabilecek. 

Hibya Haber Ajansı

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu