“Bazı Basın Mensupları Deprem Bölgelerinde Baskıdan Kaynaklı ‘Otosansür’ Uyguluyor!”

İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Dilek Gappi, Kahramanmaraş merkezli depremler ile ilgili Türkiye’de deprem bölgelerinden yayın yapan basın kuruluşlarının, basın kuruluşları çalışanlarının, gazetecilerin doğru bilgileri kamuoyuna yansıtma, aktarma konusunda nasıl bir sınav verdiğine yönelik Bilim Sağlık Haber Ajansı’nın (BSHA) sorularını yanıtladı.

İGC Başkanı Gappi, Türkiye’de yaşanan deprem felaketi karşısında çok sayıda kurum ve erkin yanlış sınav verdiğini basın camiasında da olumsuzlukluklar olduğunu ancak yine de her şeye rağmen basının gerçekleri aktarma konusunda iyi bir sınav verdiği kanaatinde olduğunu söyledi. Gappi, depremzedelerin seslerini duyurmaya çalışırken bazı basın kuruluşları çalışanları tarafından yok sayılması konusunda ‘otosansür’ yorumunda bulundu. 

“Tüm Olumsuzluklara Rağmen Basın İyi Bir Sınav Veriyor”

Türkiye’de dünyanın yaşadığı en büyük, en ağır felaketlerden birinin yaşandığını, çok can yakıcı bir süreçten geçildiğini, yaşanan binlerce can kayıplarının , deprem bölgelerinde yaşanan güçlüklerin çok ağır olduğunu söyleyen Dilek Gappi, “Türkiye’nin bu felakette kolay bir sınav vermediği, vermeyeceği çok açıktır. O kadar kurum, o kadar erk yanlış sınavlar verdi ki. Basın nasıl bir sınav verdi sorunuza gelince şöyle diyebilirim. Yaşanan bir takım olumsuzluklar olsa da basın deprem bölgesinde yaşananları tüm çıplaklığıyla kamuoyuna aktarma konusunda iyi bir sınav veriyor. Türkiye kilitlendi, kenetlendi ve deprem bölgelerinde neler olduğu ile ilgili bilgileri basından aldı” dedi. 

“Ortaya konulan baskı ve yaptırımlarla otosansür çok hızlandı”

 Geçen yıl dezenformasyon yasasının gündeme gelmesi ve yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oylamaya sunulma süreçleri öncesinde çok mücadele verdiklerinin altını çizen Gappi şöyle konuştu: “Bu yasanın eksiklikleri var, yanlışlıkları var. Bu yanlışlıklardan bir tanesi de dezanformasyon adı altında gerçek haberciliğe ket vurulması, vurulmaya çalışılmasıydı. Buradaki tehlikelere işaret ettik. Deprem döneminde de bunun yansımalarını gördük. Kim ne yaparsa yapsın, bağımsız haberciliğe olan ilgi ve özlem bitmeyecektir. Ortaya konulan baskı ve yaptırımlarla maalesef otosansür çok hızlandı. Basın mensupları karşılaşacakları tehlikeleri bildikleri için kendilerini özgür hissetmiyor. Bunu da deprem sürecinde yaşayarak görüyoruz. Kendi kanalına, kendisine sorun olacağını düşündüğü birçok haberi meslektaşlarımız vermemeye çalışabiliyor. Burada asıl sorumlu sistemdir. Öyle bir hava var ki her an cezalandırılabilirsiniz, o haberin doğru olup olmadığına bakan yok. O haber kimin işine geliyor, kimin işine gelmiyor gibi yaklaşımlar nedeniyle otosansür gittikçe artıyor. Buna rağmen bu felakette şunu da gördük. Bağımsız haberciliğe olan ilgi hiçbir zaman bitmeyecek ve biz bütün zor koşullara rağmen doğru ve gerçek habercilikten asla vazgeçmeyeceğiz. Doğru ve gerçek habercilik yapan meslektaşlarımız da bugün değilse bile gelecekte çok daha etkin konumda olacaklardır.”

“Türkiye ve dünya mesleğini doğru yapan gazetecilerden gerçek haberleri aldı”

‘Deprem bölgelerinde bazı basın yayın kuruluşlarının canlı yayınlarına vatandaşların, depremzedelerin tepkilerini göstermek için dahil olmaya çalışmalarının engellenmesi, mikrofon uzatılan depremzedelerin bölgede yaşanan aksaklıkları söylediklerinde basın mensupları tarafından seslerinin duyurulmaması, sırtını dönen muhabirlerin olması gibi olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?’ sorusuna İGC Başkanı Gappi şöyle yanıt verdi: “Eskiden Türkiye’nin en güvenilir isimleri eskiden gazetecilerden oluşurdu. Basına karşı olan tek yanlı tutumdan ötürü bütün bunlar maalesef basına olan güveni de zedeledi. Halk kendi gerçeklerinin verilemeyeceği biliyor, o duyguyla tepki gösteriyor. Ama ne olursa olsun gerçekler bir şekilde gün yüzüne çıkıyor. Mesleğini, kalemini satmayan, gece gündüz çalışan çok sayıda meslektaşımız var.  Bu süreçte de yine tüm Türkiye ve dünya mesleğini doğru yapan gazetecilerden gerçek haberleri aldı. Biz nelerin eksik kaldığını, Türkiye’nin iki gün boyunca depremde nasıl donup kaldığını, birçok depremzedeye hiçbir şeyin yapılmadığını, müdahale edilmediğini tüm baskılara rağmen yine sahada olan meslektaşlarımızdan öğrendik. Her zaman diyoruz ki karşı çıkacağınız nokta doğru habercilik olmamalı. Doğru haber herkese gereklidir. Tüm erklere de gerekli bunlardan kaçamazsınız. Medya üzerinden basın üzerinden toplumsal imaj çizme derdi bu tür felaketlerde işe yaramıyor gördüğümüz gibi. Bu nedenle mümkün olduğu kadar bağımsız ve özgür gazeteciliğin önünün açılması gerektiği ile ilgili mücadelemiz hiç ama hiçbir zaman bitmeyecektir.” (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı)

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu