Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Antalya’nın Kooperatifçileri Buluşması” panelinde yerelden kalkınma için güçbirliği ve kooperatifçiliğin önemi vurgulandı.
ASAT toplantı salonunda, gazeteci Meliha Okur’un moderatörlüğünü yaptığı panelin ilk oturumunda Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Muhittin Böcek, Gazeteci Ali Ekber Yıldırım ve Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, tarımsal üretimin en önemli unsurlarından olan kooperatiflerin yerelden kalkınma için itici güç olduğunun altını çizdi.
İklim krizinin başta tarım olmak üzere; tüm sektörleri olumsuz etkilediğini belirten gazeteci Meliha Okur, “Tarım ve turizm sektöründe tarımda dünyada önemli değişimler oluyor. Fransa’da başlayan çiftçi hareketi diğer Avrupa ülkelerine de yayıldı. Tarım sektöründe dünyayı etkisi altına alan bazı şirketlere karşı çiftçiler örgütlü bir şekilde hareket ediyor. Güçbirliğinin önemi de burada ortaya çıkıyor. Türkiye’nin en önemli tarım havzalarının başında gelen Antalya, başarılı bir yerel kalkınma modeli uyguluyor. Antalya kırsal kalkınmada tarımın merkezi olan Antalya’da birleşerek çoğalma felsefesi daha da yaygınlaşmalı. Çünkü çiftçi ve üreticiler kendine güvenmeli, daha cesur adımlar atmalı. Daha kurumsal olarak büyümeli. Bunları yaparken Türk tarımının ayrılmaz bir parçası olan kadınların katkısını ve önemini de bir kez daha vurgulamak istiyorum” diye konuştu.
KOOPERATİF VE ÇİFTÇİLERE DESTEKLERİMİZ SÜRECEK
Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Muhittin Böcek de, tarım sektörünün içinden biri olarak göreve geldiği ilk günden beri çiftçi ve üreticilerin yanında olduklarını kaydetti.
Antalya’nın coğrafi konumu, iklimi ve köklü tarihi geçmişiyle çok önemli zenginliklere sahip olduğunu belirten Muhittin Böcek, “Antalya, turizm ve tarım konusunda ülkemizin başkenti. Çok önemli zenginliklere sahibiz. Biz büyükşehir belediyesinin ilgili tüm birimleri olarak üreticilerin sesine kulak verdik. Onlarla bir araya gelerek taleplerini dinledik. Antalya’da tarımda güçbirliği için itici güç olan kooperatif sayısı da 53’e çıktı. Antalya’da üretici ve tarımsal kuruluşlarımızın el ele vermesiyle, yerelden kalkınma ve kooperatifçilik konusunda bir büyük başarı hikayesine hep birlikte imza attık. Bu model, Türkiye’de yerelden kalkınma hamlesine en iyi örneklerden birini oluşturuyor. Üretimde en büyük girdi maliyetlerinden biri olan elektrik giderinin % 85’ini Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak karşılamaktayız. Bu rakamı 5 yılda yüzde 68’den yüzde 85’e yükselttik. Vahşi sulamaya karşı su israfını önlemek için adımlar attık, kapalı devre sistemi kullanmaya başladık. Arıtılmış suyu tarımda kullanarak tasarruf sağladık. Antalya olarak tarımda yerel kalkınmayı başarıyla en iyi uygulayan büyükşehir belediyesi konumuna el birliğiyle yükseldik. Önümüzde yerel seçimler var. Bundan sonra da daha iyilerini yaparak, kooperatif ve tarımsal işletmelere katkı ve desteklerimizi sürdüreceğiz” dedi.
TARIM SİYASET ÜSTÜ BİR KONU OLMALI
Tarım sektörünün ülkenin bugünü ve yarınlarını ilgilendiren stratejik bir sektör olduğunu dile getiren Muhittin Böcek, tarımın siyaset üstü bir konu olduğunun altını çizdi.
Böcek sözlerine şöyle devam etti: “Tarım sektörünün önemli paydaşları olan kooperatiflerle, ziraat odaları, mesleki birlikler, üreticilerimiz ve kadınlarla omuz omuza kentimiz ve ülkemiz için çalışıyoruz. Üstümüze düşen ne varsa da yapmayı sürdüreceğiz. Sizlerin de desteğiyle dünya tarımı başkenti olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Ülkemizin örtü altı tarım sektörünün yüzde 50’sini Antalya’da yapıyoruz. Yerel yönetimler ve merkezi yönetimler arasında sıkıntı var. Tarım ve turizmin başkenti olan kentimizde nedense sürekli siyaset yapılıyor. Tarım çok stratejik bir sektör olması nedeniyle siyaset üstü bir konudur. Örgütlenme ve kooperatiflerimiz geliştikçe ve güçlendikçe hedeflerimiz de büyüyecek. Ülkemize de her anlamda daha çok katkı sağlamak istiyoruz”
SU KRİZİ İÇİN ACİL ÖNLEMLER ALINMALI; SU YASASI ÇIKMALI
Özellikle pandemi sonrasında tarım sektörünün öneminin daha çok anlaşıldığını belirten Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız ise, üretimin sürdürülebilirliği için kooperatiflerin geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
Tarımsal üretimde çiftçilere büyük sorumluluk düştüğünün altını çizen Yıldız, “Eğer sizler üretmezseniz insanlar ne yiyip ne içecek. Bunun sorumluluğunu tüm tarım sektörü ve buna bağlı kurumlar üstlenmeli. Enflasyon arttıkça gıda fiyatları da artıyor. İklim değişikliği de önümüzdeki en önemli risklerden birisi. Aslında iklim krizi demek su krizi demektir. Eğer su olmazsa yaşam biter vehiçbir şeyin anlamı kalmaz. Çünkü yaşamın en temel kaynağı sudur. Turizm, tarım ve buna bağlı tüm sektörler su sayesinde ayakta kalabilir. Eğer iklim ve su krizine hazır değilseniz, geleceğimiz karanlık olacak demektir. Bunun için önlemler alınmalı. Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı. Su politikaları ve tasarruf bilinci geliştirilip yaygınlaştırılmalı. Bu konuda yalnızca yerel yönetimlere değil merkezi yönetime de büyük iş düşüyor. Bu konuda görevde olan herkesin üstüne düşen sorumlulukları yerine getirme zorunluluğu var. Gerektiği zaman konuyla ilgili görüşlerimizi ve uyarılarımızı da yapıyoruz yapmaya da devam edeceğiz. Su yasası 10 yıldır konuşuluyor fakat hala çıkmadı. Kurulların değil, kurumların yetkili olduğu bir sistem getirilmeli. Çünkü kurullar geçicidir, ama kurumlar kalıcıdır. Bu nedenle 20 – 30 yıl sonra bile kalıcı olacak kurumlar ve politikalar yaşama geçirilmelidir” diye konuştu.
ÇİFTÇİ VE ÜRETİCİLER ÜLKEMİZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Gazeteci Ali Ekber Yıldırım ise panelde Mustafa Kemal Atatürk’ün de kooperatifçiliğin önemine inanan bir kişi olarak Türkiye’de tarım kredi kooperatiflerinin kurulmasını sağladığını hatırlattı.
Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü: “Atatürk, tarımda kooperatiflerin bir çok sorunu çözeceğine inanan bir liderdi. 70’li yıllarda ülkemizde köy kooperatifleri kuruldu. 12 Eylül darbesinde ise kapatıldı. Son yıllarda ise belediyelerin destekleriyle kooperatifler yeniden canlanmaya başladı. Tarım Bakanlığı’nın sitesine göre ülkemizde kurulu 14 bin civarında kooperatif bulunuyor. Çiftçiler olarak tarım kredi kooperatiflerinin asıl sahibi sizlersiniz. Buna sahip çıkmanız gerekiyor. Avrupa’da çiftçi birlikleri ve kooperatifleri çok güçlü. Yöneticiler sanayicilerden önce çiftçi birlikleriyle görüşerek oy talep ediyor. 2012 yılında kabul edilen büyükşehir yasasındaki değişiklikle beraber bir çok köy mahalle statüsüne geçti. Ülkemizdeki köy sayısı bir gecede yüzde 22.7’den yüzde 8.7’ye düştü. Bu da tarım alanlarını ve üretimi olmusz etkiledi. Bir gecede herkes mahalleli oldu. Halbuki köylü olmak çiftçi olmak dünyanın her yerinde değerlidir. Bizde ise sanki bunun tam tersi gibi bir algı var. Tarım ve köylünün ne kadar önemli olduğunu anlamak lazım”
Ali Ekber Yıldırım şu ifadeleri kullandı: “Günümüzde tarımsal hizmetler daireleri kuruldu, belediyeler daha çok tarımla ilgilenmeye başladı. Fakat bu da her belediyenin farklı uygulamalar yapmasına neden oldu. Tarımsal kalkınma için bu desteklerin planlı bir şekilde uygulanması gerekir. Tarımda siyaset olmamalı tarım her şeyin üstünde olmalı. Sürdürülebilirlik bu sektörde esastır. Ben hemen hemen her hafta Antalya’ya geliyorum. Çünkü tarım için çok önemli bir kent. İzmir’deki tarımda yerel kalkınma modelinin benzerini en iyi uygulayan kent son dönemde Antalya oldu. Antalya’da bir çok tarım fuarı düzenleniyor. Bunların takipçisi olun. Fuarları bir avantaj olarak kullanın. Antalya tarım sektöründe gerilerse tüm ülke olarak aç kalırız. Tarımsal üretimi daha fazla anlatmak lazım kooperatifler ve birlikler coğrafi işaretleri kendileri başvurup almalı. Bunları daha çok belediyeler sanayi ve ticaret odaları alıyor. Halbuki bu ürünü üretenler siz çiftçilersiniz”
Kay: BHA