Akşener: "Türkiye’nin İYİ ve Cesur evlatları, vakit, öfkeden yeni bir umudu yeşertme vaktidir"

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) grup toplantısında konuştu.

“30 Aralık Cuma günü, başkent Ankara, bir suikaste sahne oldu. Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’e düzenlenen suikast, emniyet ve istihbarat birimlerini, ayağa kaldırması gereken bir olaydır. Güvenlik güçlerimizin, bu önemli olayın acilen aydınlatılması için, ellerinden geleni yapacağına inanıyorum diyen Akşener, “Bu vesileyle, buradan da merhum Sinan Ateş’e Allah’tan rahmet, başta Bengisu ve Banuçiçek evlatlarımız olmak üzere, ailesi ve sevenlerine sabırlar diliyorum. Başımız sağ olsun.” ifadelerini kullandı.

Ocağımızı saran, aklımızı yoran, kalbimizi yaralayan dertlerimize, derman aradığımız bir yılı daha, geride bıraktık. Her zaman; zulme ve zalimlere karşı, dimdik duran bir mücadele ruhuyla, dolup taştık. İşte şimdi, o ruhun, Türkiye’yi yeniden ayağa kaldıracağı zamandayız ifadelerini kullanan Akşener, “Çünkü bu yıl; büyük Türk Milleti’nin, tarihteki en parlak başarılarından biri olan Cumhuriyetimizin, 100’üncü yılındayız. Nasıl ki; 1923 yılında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün önderliğinde, şanlı milli mücadele ruhumuzla, Türkiye’yi en muhteşem zirveye çıkardıysak; 2023 yılında da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarıyla, aynı ruhla, aynı inançla, aynı azimle, Türkiye’yi, içine düştüğü bu girdaptan, çekip çıkaracağız! Artık, gün gibi ortada duruyor ki; o sene, bu sene! 2023 yılıyla birlikte Türkiye; kurucu değerlerine, yeniden kavuşacak! 2023 yılıyla birlikte Türkiye; bir elinde demokrasinin, diğer elinde de kalkınmanın meşalesini tutacak! 2023 yılıyla birlikte Türkiye; huzurla, umutla ve bereketle dolacak! Bu vesileyle, yeni yılınızı kutluyor, sevdiklerinizle birlikte, huzurlu, sağlıklı, bol ve helal kazançlı, mutlu bir yıl diliyorum.” dedi.

Hiçbir öngörüsü gerçek olmayan, hiçbir hesabı tutmayan ve hiçbir sözünün arkasında durmayan Sayın Erdoğan, 2023 yılının ilk günlerinde de artık alıştığımız yönetim performansına, kaldığı yerden devam ediyor diyen Akşener, konuşmasına şöyle devam etti: 

“Biliyorsunuz kendisi, geçtiğimiz günlerde, yine bir açıklama yapmıştı. Demişti ki; “2023’te herkes hesabını, yüzde 20’ler seviyesindeki bir enflasyona göre yapsın.” Hatta bu sözüne ek olarak, iktidar olarak, bunun aksi yönünde hareket edenlere yönelik de yetkilerini kullanacaklarını söylemişti. Ben de buradan, kendisine sormak istiyorum. Madem öyle, 2023’ün daha ilk sabahında, bizi adeta selamlayan zamları, kim yaptı? Sözüm ona “yönettiğiniz” devletin, tüm kalemlerinde, en azı, yüzde 120’ler seviyesine varan bu zamları, kim yaptı? Makyajlı enflasyon rakamlarının bile, üzerine çıkan oranlardaki bu zamları, kim yaptı? Cevabı ben vereyim. Sen yaptın, Sayın Erdoğan! Madem söz verdin, o zaman hodri meydan. Buyur, sözünü tut. Tüm bu zamları yapan sensin. Bir de çıkmışsın, utanmadan, “Bizim sırtımızda küfe var. Bizim sırtımızdaki küfe, 85 milyonun taşındığı bir küfe.” diyorsun. Evet, sizin sırtınızda bir küfe var. Ama o küfede, 85 milyon vatandaşımız yok. O küfede, 5 müteahhidiniz var. O küfede, doymak bilmeyen yandaşlarınız var. O küfede, 5-10-15 maaş alan, arsız danışmanlarınız var. O küfede, bitmeyen yolsuzluklar, hırsızlıklar, arsızlıklar var.”

Sayın Erdoğan’ın sırtındaki, bu israf ve yolsuzluk küfesinin, ceremesini, maalesef milletçe biz çekiyoruz. Onlar, memleketimizin kaynaklarını, har vurup harman savururken, faturayı, biz ödüyoruz. Onlar, tüm beceriksizlikleriyle, saray sefası sürerken, bizler, asgari ücretle, geçinmeye çalışıyoruz diyen Akşener,  “Biliyorsunuz, yeni asgari ücret, aylık net, 8 bin 500 lira olarak açıklandı. İşverene maliyeti ise, 11 bin 750 lira oldu. Halbuki, Türk-İş’in, Aralık ayında açıkladığı açlık sınırı, 8130 liraydı. Biz de İYİ Parti olarak, tam da bu yüzden, asgari ücretin, 9600 lira olmasını ve bu sayede, enflasyon canavarıyla boğuşan vatandaşlarımızın, hiç değilse, birkaç ay, nefes almasını önermiştik. Çünkü açıklanan asgari ücret, açlık sınırının, sadece 370 lira üzerinde. Ve maalesef, enflasyonun, yakıcı artışı doğrultusunda, önümüzdeki ay muhtemelen, açlık sınırının altında kalacak. Yani, Türkiye’de çalışanların, yaklaşık yüzde 60’ının aldığı ücret, açlık sınırının altında olacak. Yani, kürsülerden, hamasi tiratlar atan Sayın Erdoğan, milletimizi açlığa mahkum edecek. Yani, “Asgari ücretliyi, enflasyona ezdirmedik” yalanı, gün gibi ortaya çıkacak.” şeklinde konuştu.

“Biliyorsunuz, bizim asgari ücret teklifimizin, bir yanında da işverene destek vardı. Sayın Erdoğan, bu desteğin, 250 lira olacağını söyledi. Ancak bu rakam, maalesef kabul edilebilir bir rakam değil. Çünkü, bu desteğin ilk kez verilmeye başladığı yıldan, bugüne bakıp enflasyona endekslersek, 400 lira olması gerekir. İlk verildiği yıldaki, brüt asgari ücrete göre oranı sabit tutulursa bu desteğin, 600 lira olması gerektiğini söyleyen Akşener, şöyle devam etti:

“Ancak, Bay Kriz ve saz arkadaşlarının elinde, ekonomimiz, o kadar kötü yönetiliyor ki; açıklanan her rakam, çalışanlarımız açısından yetersiz, işverenlerimiz açısından da karşılanması zor bir rakam oluyor. İşte o nedenle daha önce söyledim. Aslında rakamların büyümesi, hiçbir şey ifade etmiyor. Önemli olan, enflasyonu aşağı çekmek. Önemli olan, insanımızın, alım gücünü artırmak. Önemli olan, verimliliği sağlamak. Çünkü enflasyon sarmalı sürdükçe, gelen ücret artışları, refahı arttırmaz. Eğer ki, milletimize bir faydanız dokunsun istiyorsanız öncelikle enflasyonu düşürün! Ama şimdiden söyleyeyim. Ne Nebati Bakan’ın, ışıltılı gözleri ve boş sözlerine, ne de Sayın Erdoğan’ın tarot fallarına bakarak, enflasyonu düşüremezsiniz. Çünkü, enflasyonu düşürmek için, öncelikle memleketi, “Recep Tayyip Erdoğan retrosundan”, çıkartmak gerekir. Çünkü, enflasyonu düşürmek için, kurumları ayağa kaldırmak, kurumsal aklı ve hafızayı devreye sokmak, Merkez Bankası ve TÜİK başta olmak üzere, kurumlara bağımsızlıklarını, yeniden iade etmek gerekir. Çünkü enflasyonu düşürmek için, serbest piyasa kurallarını, hiçe sayan uygulamalara, derhal son vermek, para ve maliye politikalarını, uyumlu hale getirmek gerekir. Enflasyonu düşürmek için, Bay Kriz ve ucube sisteminden, kurtulmak gerekir.”

Aslında Sayın Erdoğan da gidişatın farkında. Nereden mi biliyorum? Giderayak, “seçimi kaybetsek de bu işte yokum.” dediği işleri, birer birer yapmaya başladı da oradan biliyorum. EYT düzenlemesinden bahsediyorum diyen Akşener,  “Demek ki, artık seçimi kaybedeceğini, o da yavaş yavaş içselleştirmeye başladı. Ama yanlış anlaşılmasın biz bu durumdan, ziyadesiyle memnunuz. Muhalefet korkağı bir iktidarın, her gün, biraz daha sözümüze gelmesini, büyük bir keyifle izliyoruz. Hep söylediğim gibi, bizim çözümlerimiz, projelerimiz, miri maldır. Alsınlar kullansınlar. Yeter ki, milletimize faydası olsun. Yıllarca yılmadan, yıkılmadan, müthiş bir hak mücadelesi yürüten, kırmadan, dökmeden, haklarını arayan ve sonunda, o haklarını söke söke alarak, esas tebriği hak eden, EYT’li kardeşlerimi, yürekten kutluyorum” dedi.

Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçildiğinden beri gelen yılın gideni arattığını söyleyen Akşener,  “Anlaşılan o ki, bu iktidar başta olduğu sürece, her yıl, bir öncekini aratmaya devam edecek. Şimdiye kadar, verdikleri hiçbir sözü tutmadılar. Hiçbir hedefi tutturamadılar. Hiçbir sorunu çözemediler. Beceriksiz yönetim anlayışları sayesinde, Türkiye için, 2022 yılı “Kriz ve enflasyon yılı” olarak, tarihte yerini almış oldu. Ekonomimizde yol açtıkları tahribatı, iyice derinleşen bir krize çevirdiler. Biliyorsunuz Bay Kriz, yıllardır, “Dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına, girme hedefine, adım adım yaklaşıyoruz.” diyor. 2022 yılına, dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olarak girdik. Ama yılı, 21’inci sırada tamamladık. Hatırlıyorsunuzdur, uyuyup uyanacaktık, enflasyon düşecekti. Ama yılı, tarihin en yüksek, 3’üncü enflasyonuyla tamamladılar.

Hatırlayın, işsizliği, yüzde 5’e çekeceklerdi. Peki ne oldu? Yüzde 10’da tutmak, büyük bir başarı oldu. Hatırlayın, 2023’te milli gelirimiz, 25 bin dolar olacaktı. Peki ne oldu? 9 bin dolara, razı olundu. Hatırlayın, 50 milyon turist hedefine ulaşacaktık. Peki ne oldu? Sokaklarımız, nereden geldiği belli olmayan, sığınmacıların esiri oldu. Hatırlayın, Hızlı trende hedef, 10 bin kilometreydi. Peki ne oldu? 1100 kilometre ya yapıldı ya yapılamadı. Bu arada, o da o kadar hızlı ki, Ankara-İstanbul, neredeyse 5 saat. Hayaller, Avrupa Birliği’ne girmekti, gerçekler, milyonlarca mültecinin yaşadığı Türkiye oldu.” diye konuştu.

“Bu iktidar, demokratikleşmek yerine, otoriterleşmeyi seçti. Nitekim bu sebeple, 2022 yılı da sansürlerle, baskılarla ve yasaklarla geçti diyen Akşener, “Medyayı ele geçirdikleri yetmedi, sosyal medyaya ellerini uzattılar. Yalanla beslenen siyasetlerine, dezenformasyonu bahane kıldılar. Düşünenin, hain olduğu, konuşanın, çürük olduğu, itiraz edenin, terörist olduğu, hak arayanın, şükürsüz olduğu, “Ekrem” olmanın ise, düpedüz suç olduğu, onlar gibi düşünmeyen herkesin, düşman olduğu, ucube bir düzen kurdular. 20 yıl önce, demokratikleşme iddiasıyla çıktıkları yolda siyaseti ve yargıyı bir dayatma aracı yaparak, hukuku her alanda askıya alarak, “dediğim dedik, çaldığım düdük” anlayışıyla, milletimize, aba altından sopa göstermeye çalıştılar. Ama hiç merak etmeyin er ya da geç, çiğnedikleri millet iradesinin altında ezilip, çekip gidecekler. Hem de geldikleri gibi gidecekler. Sandıkla gidecekler.” ifadelerini kullandı.

“Eğer ki, bir ülkede denge ve denetleme mekanizmaları çalışmıyorsa, şeffaflık ve hesap verilebilirlik yoksa, üstüne üstlük, tüm otorite de tek bir kişide toplanmışsa, o ülkede, demokrasiden söz edilemez diyen Akşener şöyle devam etti: 

“Eğer ki medya, iktidar tarafından, hukuki ve finansal açıdan, kontrol altına alınmışsa; o sisteme, demokrasi denemez. Eğer ki, bir yönetimin, hukukla, adaletle bağı kopmuşsa, eğer ki, bir sistemde; sırf sistemin başındaki kişi, gıcık oluyor diye, sırf sistemin başındaki kişinin, gururu incinmiş diye, sırf sistemin başındaki kişi, korkuyor diye, ülkenin en büyük şehrinin belediye başkanına, her türlü mobing yapılıyor, her türlü kumpas kuruluyorsa o sistem, otoriter bir sistemdir. O sistemin başındaki zat da bir otokrattır. Eğer ki, siyasette muhalefet zillet, milletimiz terörist diye damgalanıyorsa; eleştiriler, ihanet olarak yaftalanıyorsa ve bu dil üzerinden, bir egemenlik alanı oluşturuluyorsa biz, “Dur!” diyeceğiz! Eğer ki devleti yönetenler kadınların ölümünü, durduramıyorsa çocukları, sapkınlardan koruyamıyorsa ve tüm bunların üzerine sapıkları memnun etmek için, hukuku ayaklar altına alarak, bir gecede, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıyorsa, biz, “Dur!” diyeceğiz!

Ve eğer ki, bugün, Türkiye’de, milletimiz dilediği gibi konuşamıyorsa, dilediği gibi yaşayamıyorsa, dilediği gibi eğlenemiyorsa, biz, her zaman dimdik duracak; “Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet!” diyeceğiz. Çünkü İYİ Parti, “Yeter söz milletindir!” diyenlerin partisidir. Türk siyasetini, esir alan polemikleri, ortak akıl ile bozanların partisidir. Kutuplaşmadan oy devşirenlerin karşısında, makulde buluşanların partisidir. Vatan için el ele vermeyi, vatana hizmet sayanların partisidir. Kendisini millete dayatan değil, milletle omuz omuza yürüyen, siyasetinin merkezine, milletin taleplerini koyanların partisidir. Korkuyu değil, umudu besleyenlerin, kavgaya değil, kucaklaşmaya davet edenlerin partisidir. İşte bu yüzden, artık Türkiye’de, kurulan her tezgahı itinayla bozan, bir İYİ Parti var. Türkiye’de artık, kapalı odalarda alınan kararlara yer yok. Çünkü, milletin sesini haykıran bir İYİ Parti var!”

Güçlendirmiş Parlamenter Sistem’le birlikte Türkiye; Eski gazete sayfalarındaki fiyatlara, özenmeyenlerin ülkesi olacağını ifade eden Akşener, “Gücünü milletten alanların önünde, hiç kimse duramaz. Biz, olmaz denileni yapan, Ankara ve İstanbul’daki 25 yıllık saltanatları deviren, bir siyasi aklı temsil ediyoruz. İstanbul’u özgürleştirdiğimiz gibi, Ankara’yı özgürleştirdiğimiz gibi, Allah’ın izniyle, Türkiye’yi de özgürleştireceğiz. Sayın Erdoğan sırada sen varsın. Sırada sen ve yandaşların var. Sırada sen ve ucube sistemin var. Hodri meydan! İstediğin tezgahı kur. İstediğin dümeni çevir. Bizim için hava hoş! Hepinizi teker teker alt edip, kurduğunuz bu harami düzeni, Güçlendirmiş Parlamenter Sistemle değiştireceğiz. Huzuru, mutluluğu ve umudu, yurt dışında aramayanların ülkesi olacak. Bir mont parası için, kredi çekmeyenlerin ülkesi olacak. Dışarıda bir akşam yemeği yemek için, bin defa düşünmeyenlerin ülkesi olacak. Cumhuriyetimizin kurucu değerleriyle beslenen, Atatürk’ümüzün büyük vizyonuyla yükselen, ve 21’inci yüzyılı yakalayanların ülkesi olacak.” dedi.

“Biz bu Türkiye’yi inşa etmek için, milletimize bir söz verdik. “Kumar masalarını devireceğiz!” dedik. “Milletimizin kutlu iradesini yeniden hakim kılacağız!” dedik. “2023 seçimlerini kazanıp, güçlü, zengin, ve mutlu bir Türkiye’yi kuracağız!” dedik. Şimdiye kadar bu sözümüzden bir milim geri adım atmadık, atmayacağız diyen Akşener, sözlerini şunları söyleyerek tamamladı: 

“Değişim isteyen gençler, içinizi ferah tutun. Açlıkla imtihan edilen emekliler, umudunuzu sıcak tutun. Çocuğunun geleceğinden endişe eden anneler, yüreğinizi serin tutun! Allah şahidimiz olsun ki; Türkiye’yi bir beş sene daha, bu beceriksizlere bırakmayacağız. 7 cihan önümüze dikilse de,  milletimizin kaderiyle, kumar oynatmayacağız. Türkiye’nin İYİ ve Cesur evlatları, vakit, öfkeden yeni bir umudu yeşertme vaktidir. Haklı itirazımızdan güç alıp, Türkiye’yi yüceltme vaktidir. Vakit, ayağını, öz vatanına basma, elini, öz kardeşinin omuzuna koyma vaktidir. Çünkü, mahkemeler iktidarınsa, sandık bizimdir. Sözde kararlar, cübbelilerine düğme dikenlerinse, hüküm bizimdir. Saraylar onlarınsa, meclis bizimdir.”

Hibya Haber Ajansı

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu