Babacan: "Türkiye, AB’ye üçüncü ülke olarak gelecek”

Babacan ve Ortaylı diplomasi, tarih, hukuk ve siyaset bilimi üzerine sohbet etti. Babacan, Dışişleri Bakanlığı yıllarından anekdotlar paylaştı.

“AB süreci, kendi standartlarımızı yükseltme süreci”

Babacan, Avrupa Birliği sürecinin Türkiye için insan haklarında, özgürlüklerde, demokraside, hukukta ve ekonomide kendi standartlarını yükseltme süreci olduğunu belirterek, “Kendimiz için yapıyoruz. Yaptığımızın Avrupa’ya bir faydası yok. Ama o standartları yakaladıktan sonra güçlü olacağız ve o noktada Avrupa ‘Türkiye’nin bizimle beraber olmasından biz istifade edeceğiz’ diyecek.” dedi.

“Türkiye AB’ye üçüncü ülke olarak gelecek”

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olduğunda Almanya ve Fransa’nın hakimiyetini biraz değiştireceğini ileri süren Babacan, “Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği ile ilgili Almanlardaki ve Fransızlardaki en önemli kaygı ne biliyor musunuz? Ben bizzat yaşadım. Şu anda Avrupa’da başat aktör Almanya ve Fransa. Ama Türkiye nüfusuyla, toprağıyla ve ekonomik büyüklüğüyle üçüncü ülke olarak oraya gelecek.” diye konuştu.

Babacan ile Kissinger arasında uluslararası ilişkiler tartışması

Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile 5-6 yıl önce uluslararası bir toplantıda yan yana oturduklarını söyleyen Babacan, “2 saat ‘çıkar odaklı dış politika’ ile ‘değer esaslı dış politika’ tartışması yaptık. O ‘Çıkar önemlidir, eninde sonunda iş ulusal çıkara döner’ dedi. Ben de ‘Doğru ama arada değerleri de önemsemek kıymetlidir. Askeri güçler elde ediyorsunuz ama değere saygı gösterirsen de o zaman bunu itibar ile beraber yapmak daha iyi olur. Enteresan bir sohbetti.” ifadelerini kullandı.

“Askeri birliklerimizi mutlaka ziyaret ettim”

Babacan, Dışişleri Bakanı iken Afganistan’ın Kabil şehrindeki Türk birliğini ziyaret ettiğini hatırlatarak, “Kapısı açık. Afganistan’ın güvenlik koşullarına bakın ama kapı açık. Yani askeri güç var ama itibar da eklenmişti. Kosova’da da gittim. Ziyaret ettiğim ülkelerde bütün askeri birliklerimizi mutlaka ziyaret ettim. Kabil’in biraz kuzeyinde, Vardak’ta küçük bir birliğimiz vardı. Gittik, onlara moral verdik. Askeri varlığımızın başka ülkelerde barışa hizmet etmesi, istikrara katkıda bulunması çok büyük bir şeref.” şeklinde konuştu.

“Gençler, şu ortam geçici, moralinizi bozmayın”

Gençlere seslenen Babacan, “Dünya Bankası’nın başkanlığını yapmış Wolfensohn görev süresi dolarken bana telefon etti. ‘Ali, ben birkaç sene Türkiye’de yaşamak istiyorum’ dedi. Bir dönem Türkiye insanların daha çok yaşamak istediği bir yerdi. Gençler ‘Bir program olsa da üç ay, altı ay Türkiye’de yaşasam’ diyordu. O dönemi yaşadığımız için ben gençlere diyorum: Şu andaki ortam hiç moralinizi bozmasın. Bu geçici bir şey.” dedi.

“Hiç korkmayın, Türkiye’nin insan kaynağı çok zengin”

Babacan, Türkiye’nin insan kaynağı konusunda çok zengin olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

“Bazen bana ‘Nasıl yöneteceksiniz, insan mı kaldı?’ diye soruluyor. ‘Hiç korkmayın’ diyorum. Türkiye’de olan veya olmayan, bürokrasinin içinde olan veya olmayan o kadar kıymetli insanlarımız var ki mesele işi iyi bilenleri bulmak. Onlara görev ve yetki vermek, onları iyi bir şekilde koordine etmek. İnsan kaynağımıza güvenmemiz lazım.”

“Suriye için dediklerimizi altılı masaya koyduk”

Suriye’nin içindeki durumun çözülmesinin zaman alacağını söyleyen Babacan, “Kolları sıvayıp hemen bir diploması mücadelesi başlayacak. Suriye için dediklerimizi altılı masaya da koyduk. Bir; siyasi birliği, toprak bütünlüğü korunmalı. Suriye bölünmemeli. İkincisi; Suriye’deki bütün toplum kesimlerinin adil bir şekilde temsil edileceği bir sistem, bir demokratik yapı mutlaka oluşmalı. Adil temsil olmayınca bir azınlık rejimi olunca sürdürülebilir olmuyor. İnsanlar mutlu olmuyor.” ifadelerini kullandı.

Ortaylı’dan Babacan’a: “Sizden her zaman sitayişle bahsederler”

Babacan’ın diplomatik kariyerden gelmemesine rağmen diplomasiyi kavradığını söyleyen Prof. İlber Ortaylı “Siz bu meslekten gelmemenize rağmen orada kavradınız. Ben Mülkiyeliyim. Dışişleri Bakanlığı elemanları arkadaşlarımız, talebelerimiz, ağabeylerimizdir. Sizden her zaman sitayişle bahsedilir. Bu böyledir.” diye konuştu.

Ortaylı’dan geçiş süreci tavsiyesi: “Fenikelileri örnek gösterdi”

Babacan, Ortaylı’ya “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş sürecinin tasarımıyla ilgili bize ne önerirsiniz ne yapalım?” diye sordu. Tarihteki deneyimlerden örnekler sıralayan Ortaylı şunları söyledi:

“Bütün Akdeniz’le ticaretle uğraşan, her yerde kolonileri olan ve ister istemez tabii tek adam yönetimine müracaat edemeyecek olan bir yapı. Burada bir sistem bulunmuş. Üç başkan yönetiyor. Rahipler var, bugün için söz konusu değil. Bir başka kuvvet gelir. Ordu var ve tüccarlar var. Bunların reyi üçtür. Bu bir örnek olabilir. Bunu yapmak zorundayız çünkü bir başkan seçilecek. Başkan yardımcıları var. Bu bir kişi de olur, dört kişi de olur. O zaman onlar arasında gidecek. Bu sistemi sabahtan akşama kaldırmak mümkün değil. Karışıklık olur.”

“Devlet adil olursa çalışanlar memnun olur”

Ortaylı, Babacan’ın “Osmanlı döneminde ‘adalet dairesi’ dedikleri bir kavram vardı değil mi? Onu açar mısınız? Türkiye için de çok kıymetli” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Devlet adil olursa reayası memnun olur. Çalışanları, üretenleri memnun olur. Üretenler memnun olursa validat artar, devlet kuvvetli olur. Kuvveti devlet de adaleti daha iyi tecelli ettirir. Böyle bir fasit daire. Helezon şeklinde gider. Kalkınma oluyor. Kuvveti, gücü ve mutlu halkı getiriyor. Bu çok önemli bir şey. Hatta, bizden evvel Latinler söylemiş; ‘Justitia est fundamentum regnorum’”

Hibya Haber Ajansı

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu