Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başalrı şöyle:
“Bugün Aydın’dayız muhteşem bir açılış törenimiz oldu. Ardından Nazilli’ye geçtik. Nazilli’de muhteşem üstü muhteşem bir miting yaptık. Sevgili gençler, gözlerinin parıltısı kalbimi ısıtan genç kardeşlerim sizleri en kalbi duygularımla hasretle muhabbetle selamlıyorum.
Böyle muazzam bir atmosferde buluşmamızı sağlayan gençlere teşekkür ediyorum. Sizlerin şu dayanışmasıyla gururlanmamak mümkün mü? Sizlerin şu aşkını görüp de duygulanmamk mümkün mü? Sizlerin şu heyecanında 14 Mayıs’ı, tarihe altın harflerle kaydolacak büyük bir zaferin müjdesini görüyorum. Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir demek için sabırsızlanan bir gençlik görüyorum.
Biz bunlara demokrasi dersini sandıklarda vereceğiz. Fatih’in İstanbul’un fethi gibi 2053’te bizimdir. 2071’de bizimdir. Bu salonda yeter söz de karar da milletindir demek için sabırsızlanan bir gençlik görüyorum. Karşımda batılı efendilerinden aferin alabilmek için 40 takla atan mandacılara özgüven dersi verecek bir gençlik görüyorum.
Bu salonda tehditle baskıyla iradesine zincir vurdurmayacak kahraman bir milletin yiğit evlatlarını görüyorum. Tarihlere sığmayan muhabbetiniz için her birinize teşekkür ediyorum. Bizlere cesaret aşılayan şu duruşunuz için sizlere şükranlarımı sunuyorum.
Sizin kalbinizde yer etmek benim için hep iftihar vesilesi oldu. Sizin tertemiz yüzlerinize baktıkça hep daha çok çalıştık, davamıza daha sıkı sarıldık. Sizden aldığımız ilhamla yorumuza daha kararlı bir şekilde devam ettik. Vatandaşı olmaktan onur duyacağınız bir Türkiye inşa etmek için gece gündüz çalışıyoruz.
Üniversite sayımızı 76’dan 208’e çıkarttık. Artık, üniversitemiz olmayan il kalmadı. Bizim dönemimizde 10 lise mezunundan 1 tanesi üniversiteye gidebiliyordu. Şimdi ise herkes gidebiliyor. Bunu sağlayan AK Parti iktidarıdır. En büyük sıkıntılardan birisi üniversite harçlarıydı. Şimdi böyle bir sıkıntı kaldı mı? Harçları biz kaldırdık. Bu harçları kaldıran iktidar CHP değil AK Parti iktidarıdır.
Toplam yurt sayımızı 800’e yatak kapasitesini ise 850 bine çıkardık. Bunu biz yaptık biz. Bizim zamanımızda ranzalar vardı. Sizlere ranza bırakmadık, karyola sistemine geçtik. Bu yıl yurtlarımıza yapılan rekor başvuruya rağmen yüzde 90’ları aşan yerleştirme oranlarını yakaladık. Sembolik yurt ücretleriyle tüm gençlerimiz bu imkandan yararlanabiliyor. Bunun yanında kredi ve burslarla destekliyoruz. 3,3 milyon gencimizin 27 milyar liralık endeks borcunu sildik. Bay Kemal, sen neyi sildin? Senin büyükşehir belediyelerinde neler silindi?
Bu yıl 15 farklı ilimizde, 15 farklı temada hayata geçirilen kış kamplarının 7’ncisini dün itibarıyla tamamladık. Bunların yanı sıra sporda, sanatta, eğitimde, sağlıkta, çalışma hayatında sayısız projeyi eseri ve yatırımı devreye alarak sizlerin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da gençlik merkezlerimiz, genç ofislerimiz, kamplarımız, yurtlarımız, burslarımız, spor tesislerimiz ve diğer imkanlarımızla sizlerin yanında olmayı sürdüreceğiz.
Hangi siyasi fikre, kökene, hayat tarzına sahip olursa olsun gençlerimizin tamamı bizim göz bebeğimizdir. Gençlerin, tanımı başkaları tarafından yapılan harflerle sınıflandırılmasını, belli kalıplara ve şablonlara hapsedilmeye çalışılmasını reddediyoruz. Her biri farklı bir dünyayı, farklı bir karakteri, eşsiz bir potansiyeli temsil eden milyonlarca gencimizi böyle harcıalem tariflere sığdırmak mümkün de değildir, adil de değildir.
Gençlerimizi, çoğu dışarıdan ithal kavramlarla tanımlama gayretlerinin gerisindeki hesapların elbette farkındayız. Bu çabanın gayesi gençleri anlamak, gençlerle empati geliştirmek, gençlerin gündemini takip etmek, derdiyle dertlenmek kesinlikle değildir. Bu tarz kurnazlıkların amacı gençlerimizi belli ideolojilere yönlendirmektir.
Daha önce bu tür senaryoları ülkemizde denediler ve maalesef milletimize ciddi bedeller ödettiler. Yakın tarihe baktığımızda 27 Mayıs 1960 öncesinde darbeye ortam hazırlamak için gençlerimizi adeta aparat kullandıklarını görüyoruz. Sandıkta bileğini bükemedikleri merhum Menderes’i, ‘Gençleri kıyma makinasında öğütüyor’ yalanı dahil her türlü iftirayı atarak idam sehpasına kadar götürdüler. Merhum Menderes’in idamıyla Türkiye sadece vatanına ve milletine meftun, vizyoner bir devlet adamını kaybetmedi. Aynı zamanda milletimize umut aşılayan cesur bir siyasetçiden de oldu.
AK Parti’nin idealleri içerisinde kim kimdir yok. Kürdüyle, lazıyla gürcüsüyle bu ülkede 85 milyon bizim kardeşimizdir, canımızdır, ciğerimizdir. PKK’yı sahaya sürenler bunlar, Bay Kemal, Bay Bay Kemal, Diyarbakır annelerini kaç kere ziyaret ettin söyle bakalım. Gençlerin eline silahları vereceksin ve bunlar benim mehmetçiğimi şehit edecek ve sen bunlarla omuz omuza yürüyeceksin. Artık bu oyunu bozma zamanı geldi. CHP’den bu ülkeye de bu ülkenin insanına da fayda olmaz. Yanındakilerden hiç olmaz.
Maalesef bunları 15 yıl yanımızda taşıdık ama bunlara bir şey verememişiz. Benim Davos ziyaretimde, o zaman bu bey, o da yanımdaydı. Başka ilgili bir, iki arkadaşımız vardı. Ve o zamanki IMF Başkanı’na şunu söyledim, onun yanında ama bir şey kapamamış. Dedim ki ‘Siz, bizden sadece, 23,5 milyar dolar o zaman borcumuz var IMF’ye, borcunuzun taksitlerini almaya gelebilirsiniz, bize talimat vermeye gelemezsiniz.’ O, ‘Aferin diyecek.’ diyen var ya, o da orada, masada. Kalksın, bunu inkar etsin. O IMF’nin başı şu anda yok ama IMF’den gelenlerle otellerin lobilerinde bir araya gelenler, bu altılı masanın içinde olanlardan. Hala onlar devam ediyor o işe. 23,5 milyar dolar o zaman borcumuz vardı IMF’ye, 2013 Nisanı’nda biz bu borcu sıfırladık. Artık bizim IMF’ye borcumuz yok.
27,5 milyar dolar o zaman bizim Merkez Bankası rezervimiz vardı, şimdi 128,5 milyar dolar rezervimiz var. Olay bu. ‘Bir daha benim için Davos bitmiştir.’ dedim, Davos’tan ayrıldım. Çıkarken ne yazık ki şu anda o masanın etrafında olanlardan ikisi, yan yana yürüyorlar, arkalarında da benim yine güvendiğim bir arkadaşımız, hepinizin bildiği ama ismini açıklamayacağım. Diyor ki ‘Eyvah, şimdi bittik, şimdi battık.’ Hani ‘Benim için Davos bitti.’ dedim ya, ‘Bundan sonra bir daha Davos’a gitmeyeceğim.’ dedim ya… Bunların dünyaya bakış açıları bu.
Davos’a giderek sanki Türkiye’yi ayağa kaldıracak. Ne zavallısın sen. Senin, Bilderbergci olduğunu biliyorum. Ama Türkiye’yi kendi ayakları üzerinde kimlerin kaldıracağını bilmeyecek kadar zavallısın. Bize, kimse bu defterleri açtırmasın. Biz, şu anda bu defterleri karıştırmıyoruz. Ama o şu anda beni dinliyor ve bu noktada ne yaptığının da farkında, biraz ileri giderse, gerekirse bu da açıklanır. Ve 6 sıfırın paradan atılması olayında da bazı köşe yazarlarından bir tanesi ‘Taksim Meydanı’nda eşek gibi anırırım bunu atabilirlerse.’ demişti. Ve bu zat da ‘Yanlış yapıyoruz.’ gibi laflar etmişti. Biz dedim 6 sıfırı atıyoruz. Ve 6 sıfırı attık, işi bitirdik.
İlginç olmanın ötesinde, Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devletinde bu adam ne diyor? ‘Ben hukuk tanımam. Geliyorum, geleceğim, geldiğim zaman da şu anda FETÖ’den, PKK’dan, şundan, bundan herhangi davadan içerde olan varsa biz bunları çıkaracağız.’ Sen bunu nasıl yapıyorsun? Eğer burası hukuk devletiyse, hukuk devletinin içerisinde böyle istediğin gibi kalkıp asıp, kesmek yoktur. Böyle bir şey yapamazsın.
Bunun benzerini şu anda biz yapabilir miyiz? Yapamayız. Bir taraftan ‘adalet’ diyeceksin, adalet derken öbür taraftan şimdiden adaletsizliğin sinyallerini vereceksin. Bunlar, hukuk devletinin prensipleri içerisinde yoktur. Hukuk devletinde de bu tür şeyleri yapamazsınız. Bu doğrudan doğruya bir hukuk tanımamazlıktır.
Son zamanlarda Millet İttifakı partilerinde bir kan kaybı var. İllerde ve ilçelerde parti yöneticileri istifa edip Cumhur İttifakı’na geçiyorlar. Bunu neye bağlıyorsunuz?” sorusunu yanıtlayan Erdoğan, “Benim milletim feraset sahibidir. Doğruyu er veya geç bulur ve doğruya doğru, eğriye eğri demesini de gayet iyi bilir.
İHA’larımız, SİHA’larımız, Akıncı’larımız, şimdi bir de KIZILELMA’mız çıktı ki KIZILELMA ile birlikte de dünyaya çok daha farklı mesajları verir hale geleceğiz. Bu milletin gençliği, KIZILELMA’yı da yapar, Akıncı’yı da yapar, SİHA’yı da yapar, kendi savunma sanayisini de kurar. Göreve geldiğimizde bizim yüzde 20’ydi yerli ama şimdi yerlilik oranı savunma sanayisinde yüzde 80’e çıktı. Bunlar durup dururken olmadı. Çalışırsan olur. Ama bunlara kalsa işte ‘Arifiye’deki Tank Palet Fabrikası’nı kapatacakmış.’ Kapatamazsın arkadaş, kapatamazsın, neyi kapatıyorsun? Neymiş, ‘Burayı Katarlılara peşkeş çekmişiz’, yalan söyleme, dürüst ol. Akşam yalan, sabah yalan. Biz, senin ne olduğunu biliyoruz. Okmeydanı SSK Hastanesi’ni, Savaş Ay hayatta olsaydı da o anlatsaydı. O, Okmeydanı SSK Hastanesi’nde yaptığı çekimde, o zaman bay bay Kemal değildi, sadece Kemal’di. Ne yaptı o zaman? SSK Genel Müdürü olarak maalesef orası rezaletti. Her yer kan revan içinde, pislik. Ve galoşlar bir giyiliyor, bir daha giyiliyor. Ey Kemal, seni, biz buradan tanırız.
Pislikler içerisinde o hastaneyi bıraktın, benim semtimdi oralar. Oralardan geldim ben. Ama şimdi biz, o hastane gibi 30’a yakın hastaneyi yaptık. Okmeydanı’ndaki o hastaneyi de şimdi Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Hastanesi olarak Şehir Hastanesi’ne çevirdik. Bay Kemal git de bak, bay bay Kemal. Biz, buyuz işte.
Seçim dönemine girdik. Bazı ülkelerin konsoloslukları kapatıldı, ardından terör uyarıları geldi. Bir şeylerin amaçlandığı belli. Ne yapılmaya çalışılıyor?” sorusuna Erdoğan, “Bunların hepsi şu anda zamana oynuyorlar. Geçenlerde Dışişleri Bakanlığımız bunların hepsini çağırdı, bunlara gereken ültimatomu verdi. ‘Eğer bu tür şeyleri devam ettirecek olursanız, bunun hesabını ağır ödersiniz’ dedi. Ve öyle zannediyorum ki pazartesi günü Kabine Toplantımız var. Orada da gerekli kararları alacağız.”
Hibya Haber Ajansı