Demircan’dan Banka Promosyonları ve Sözleşmeli İdareci Alımı Çıkışı !

Demokratik Sağlık-Sen Genel Başkanı Togan Demircan, banka promosyonlarıyla sağlık çalışanlarını mağdur edilmesi ve liyakata dayalı yöneticilere ihtiyaç olduğu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. 

Bilim Sağlık Haber Ajansı’na (BSHA) konuşan Genel Başkan Togan Demircan, Türkiye genelinde sağlık il  müdürlükleri, sendikalar ve banka promosyonları arasında imzalanan, banka promosyon anlaşmalarına yönelik eleştirilerde bulundu. Banka promosyonlarının kanayan bir yara olduğunu söyleyen Demircan, “İzmir’de ve tüm ülke genelinde banka promosyonlarıyla ilgili sıkıntılar yaşanıyor. 4-5 sendika ile sağlık il müdürlükleri bir araya gelerek bir toplantılar tertip ediyor. İzmir’de 5 yıllığına Yapı Kredi Bankasıyla devam kararı alınmıştı. Burada biz şuna dikkat çekmek istiyoruz. Sağlık müdürleri, bürokratlar ‘ben böyle düşünüyorum’ dediğinde biz sendikalar olarak müdürlere bir bürokrat bir öneri ortaya koyabilir, onun  getirdiği öneri karşısında yeniçeriler gibi ‘istemezük’ demek de doğru değil, ‘padişahım çok yaşa demek de doğru değil’dir. Bürokratların bakmadıkları bir çerçeveden bakmaları sağlanabilir, bir fikir ortaya atılabilir. Tüm her şeye karar verildikten sonra anket yapılmasını anlayamıyoruz” dedi. 

“Kur korumalı banka promosyonu istiyoruz”

Sağlık ve kamu çalışanlarının en az 50 bin TL promosyon beklediklerini ve 3 yılla sınırlı olmasını talep ettiklerini söyleyen Demircan, “banka promosyonu anlaşmasıyla ilgili olarak siz 5 yılda 30 bin TL’den anlaştığınız ve bu anlaşma beklentileri karşılamadığı için bizim birçok arkadaşımız mağdur oldu. Niye bizim arkadaşlarımız 30 bin TL’ye banka promosyonlarına muhtaç ediliyorlar. Yetkili sendika olmanın gerekleri vardır. Masanın muhatabı olan sendikalar oturma düzeni ile uğraşırlarsa, yüzde 1-2 baraj uygulaması ile uğraşırlarsa böyle olur. Yüzde 2 baraj uygulaması için harcadıkları enerjiyi banka promosyonları konusunda kullansalardı bugün en az 50 bin TL’ye imza atacaklardı. Zaten rakam o doğrultuda konuşuluyordu. 40 binlere imza atan kurumlar oldu. Her ne kadar 3-5 ay sonrasında yürürlüğe girecek bir sözleşme olsa da biz kur korumalı banka promosyonu anlaşması yapın arkadaşlarımız mağdur olmasın dedik. Hangi banka olduğu bizim için önemli değil, önemli olan çalışanlarımızın mağdur olmamasıdır. Diyarbakır ve  Bingöl’de çok düşük rakamlar konuşuldu. Arkadaşlarımız banka ayak diriyor biz maaşlarımızı yine elden almaya devam ederiz diyorlar. Niye sağlık çalışanları, kamu görevlileri bankalara kurban ediliyor. Bankaların yıllık karları dudak uçuklatıyor. Bu kadar karın içerisinde senden maaş alan iki tane üç tane kamu görevlisi, kredi batağında olmayan kamu görevlisi yok. Bir zahmet siz de onların beklentilerinin karşılık bulacağı oranda bir promosyon verin” diyerek bankalara seslendi. 

“ 4 yıllık lisans mezunu olan herkes Sağlıkta idareci olabiliyor”

Demokratik Sağlık-Sen Genel Başkanı Togan Demircan, “Sağlıkta Sözleşmeli İdarecilik Modeli ile ilgili söyleceklerimiz var. Sağlık Bakanlığı dörde, beşe bölündü. Halk Sağlığı Hizmetleri, Eczacılık gibi her birinin başında bir genel müdür var. Sağlıkta görevde yükselme ünvan değişikliği sınavı yapılıyor. Sınavı kazanan bir de mülakata tabi tutuluyor ama sözleşmeli idareci arkadaşlarımız hiçbir mülakata tabii tutulmadan sözleşmeyi imzalıyorlar. Çekirdek Kaynak Yönetim Sistemi var ÇKYS’ye düştükleri an itibariyle bilgi, deneyim ve tecrübeye gerek yok. Yeter ki adamı olsun oturuyor oraya başlıyor çalışmaya. Bu arkadaşlarımız kısa süreli sözleşme imzalıyorlar. Biz liyakata dayalı yöneticilerimiz olsun istiyoruz. Bu sözleşmeli modelden vazgeçilsin. Göreve gelen kişinin 6 ay 1 sene adaptasyon süreci oluyor. Tam alışıyor proje üretmeye başlıyor. bu sefer sözleşme süresi doluyor. Bekliyor acaba kurumda kalacak mı kalmayacak mı? Ne olacağı belli olmadığından projesini hayata geçiremiyor. Liyakata dayalı yönetici ataması yapılmış olsa müdürün, başhekimin, başhemşirenin, sağlık müdürlerinin önlerinde böyle bir engel olmayacak. Sözleşmeli idareci arkadaşların birçoğu için şunu söyleyebilirim siz doğru bildiğinizi savunabilmelisiniz. Sözleşmeli idareci alımında sağlık alanında İŞKUR üzerinden işe alınanlar var. Müdürler dimdik durabilmeliler. Kadrolu bir müdür aklının hakkıyla, bilgisiyle göreve gelendir. Mevzuat ne derse onu yapar, o da görevden alınamaz. Biz bu konuda siyasi parti temsilcilerine de, Sağlık Bakanlığına da sözleşmeli yönetici modelinden vazgeçilmesi için taleplerimizi ilettik. Yazılı olarak da sunduk” diye konuştu. 

“Sözleşmeli idarecilik sistemi ile Kurumlar kaybediyor”

“Hastanelerde sağlık hizmetleri müdürü ile başhekimlerin referanslarını yarıştırdıklarını çok gördük. Bunlara çok tanık olduk. Veya birbirlerine kırgın olup konuşmadıklarına çok tanık olduk. ‘Benim alanıma girme’ dediklerini, aralarında çatışmalar yaşandığını çok gördük” diyen Demircan şöyle devam etti: “Bu sistemle başta kurumlar, ardından da çalışanlar kaybediyor. Bir hastanenin başhekimi bir hastaneden alındı başka bir hastaneye başhekim olarak atandı. Hastaneler birbirine denk hastaneler. Arkadaşımız başarılıydı neden görevden alınıyor. Boşta kalmamak için mi sözleşmeli yapıyorsunuz. Başhemşireler için de aynı şey geçerli aynı ölçekte hastanelere birinden birine gönderiliyorlar. Banka promosyonu ile ilgili anket yapanlar, neden Sağlık Bakanlığı bize sormuyor. Kimi başhekim, kimi başhemşire olarak görmek istiyorsunuz diye. Böyle bir anket yapılsa ve çıkan sonuçlara göre hareket edilse dediğimiz daha iyi anlaşılır. Çalışanların iradesinin dışında idareciler atanıyor.”

“Lisans mezunu fırın işletmecisinin sağlık müdürü olduğunu gördük” 

Şu anda Türkiye’de Sağlık Bakanlığında lisans mezunu herhangi bir fakülteden mezun olan kişilerin dört yıllık lisans diplomasına sahip olanların istedikleri kuruma idareci olarak atanabildiği iddiasında bulunan Demircan sözlerine şöyle devam etti: “Manisa’da bir fırın işletmecisi hanımefendi sağlık hizmetleri müdürlüğü yaptı. Görevi vereni anlamıyoruz, görevi alanı hiç anlamıyoruz. Siz hemşire ya da sağlık çalışanı değilseniz nasıl böyle bir görevi kabul ediyorsunuz. Bugün siz İzmir, Ankara, İstanbul emniyet müdürü olarak Diyarbakır, Ağrı emniyet müdürlüğü görevine olarak beni atayabilir misiniz? Atayamazsınız ben de lisans mezunuyum. Bu ülkede bir polis müdürünün de hastane müdürü olduğunu gördük.” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu