CİSÜ Platformu, Türkiye’nin cinsel sağlık ve üreme sağlığı (CSÜS) karnesini açıkladı.
Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları (CİSÜ) Platformu, Türkiye’nin son bir yılda cinsel sağlık ve üreme sağlığı alanında geldiği noktayı gözler önüne serdi. Yükselen fiyatlar sebebiyle menstrual ve aile planlaması ürünlerine erişimin zorlaşması, HPV aşısının ulusal aşı takvimine alınması için verilen mücadele, HIV epidemisinin artış hızı ve LGBTİ+’ların damgalama korkusu yüzünden sağlık hizmetlerinden mahrum kalması 2022 yılına damgasını vuran olaylar arasında yer aldı.
CİSÜ Platformu adına konuşan Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV) Genel Koordinatörü Nurcan Müftüoğlu, cinsel sağlık ve üreme sağlığı (CSÜS) haklarının insan hakları arasında olduğunu belirterek, “Koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında sunulan bu hizmetler fiziksel, ruhsal ve sosyal anlamda bireylerin sağlık ve esenliğini destekler, toplum sağlığını mümkün kılar. Bu alanda oluşabilecek eksiklikler ve ihmaller, temel insan haklarının ihlalinin yanı sıra önemli sağlık risklerine ve maliyetine, sosyal sorunlara yol açar ve kuşaklar boyu yaşam kalitesini olumsuz etkiler. CİSÜ olarak 2023 yılında cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine ve haklarına erişimde daha iyi tablo için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.
CİSÜ Platformu’nun Türkiye’nin 2022 cinsel sağlık ve üreme sağlığı karnesinde açıkladığı tespitler ise şöyle:
- Türkiye’de enflasyondaki artışın ve yüksek vergilerin en çok vurduğu ürünlerin başında hijyenik ped ve tamponlar ile istenmeyen gebeliği önleyici ürünler yer aldı. Fiyatların vatandaşlar tarafından erişilemez boyuta gelmesi, cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına erişimi olumsuz etkiledi.
- Yüzde 18’lik vergi oranıyla en yüksek vergi kategorisine giren hijyenik pedlerdeki vergi yükü, 1 Nisan itibariyle yüzde 8’e indirildi. Temel ihtiyaç maddesi olan bu ürünlerdeki yüksek fiyatlar, özellikle yoksul, mülteci kadınların bu ürünlere erişmesinde derinleşen bir eşitsizliğe yol açtı. Hijyen ürünlerini kolaylıkla satın alamayan kadınlar, kız çocukları regl dönemlerinde okula gidemedi, gündelik işleri için dışarıya çıkmaktan çekinir hale geldi. Kadınlar yıkanabilir kaplar ya da regl döngüsü iç çamaşırları gibi ürünlere yönelmeye başlarken, aynı zamanda geleneksel usulde bez kullanımına dönüş yaşandı. Hijyenik pede erişemeyen üniversiteli genç kadınlar ise kendi aralarında askıda ped uygulaması ile dayanışma grupları kurdular.
- Kazakistan, Myanmar, Vietnam gibi ülkeler Dünya Sağlık Örgütü’nün rahim ağzı kanserine karşı 9-14 yaşlarındaki kız çocuklarının olmasını önerdiği HPV aşısını ulusal takvimlerine alacaklarını açıklarken, HPV aşısının Türkiye’nin ulusal aşı takvimine alınması konusunda sivil toplum baskıları yıl boyunca sürdü. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kasım ayı sonunda HPV’nin ulusal aşı takvimine alınacağını açıkladı ancak hangi yaş gruplarına uygulanacağı konusu belirsizliğini koruyor.
- Kadınların yüzde 95’i her yıl yapılan rahim ağzı kanseri taraması hakkında bilgi sahibi değil. HPV’ye bağlı kanserler erkek kanserlerinin yüzde 1’inden, kadın kanserlerinin ise yüzde 5-10’undan sorumlu. Türkiye kanser insidansı dünya insidansının üzerinde seyrediyor. CİSÜ Platformu, HPV test ve taramalarının yeterli düzeyde olmadığını vurguladı.
- LGBTİ+’lar ve transların cinsel sağlık hizmetlerinde yaşadıkları sorunlar ve hak ihlalleri pandemide artarak sürdü. Mevcut yasalar, cinsiyet uyum sürecine girmek isteyen transları hala biyolojik üreme işlevlerinden vazgeçmeye zorluyor ve bu süreçte hormon ilaçlarına erişim çeşitli nedenlerle kısıtlanıyor.
- Türkiye, HIV epidemisinin dünyada artış oranının en hızlı olduğu Doğu Avrupa ve Orta Asya ülkeleri arasında yer alıyor. HIV enfeksiyonunun son 10 yılda yüzde 460 arttığı tek ülke Türkiye oldu. Türkiye’de cinsellik hala ‘ayıp konu’ olarak görülürken, korunma yöntemleri ve bilimsel gelişmeler kamuya anlatılmıyor. Öte yandan HIV’e ve HIV ile yaşayanlara karşı yanlış önyargılar, saha çalışmalarını olumsuz etkiliyor. Yerel yönetimler ve merkezi yönetimler arasındaki görüş farklılıkları, bu ‘ayıp konu’ ile birlikte anılmamak – dolayısı ile damgalanmaktan kaçınma refleksi ile yerel yönetimlere bağlı olarak danışmanlık ve anonim test hizmeti sunan birimler olan GDTM’lerin (Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri) sayıları ve kapasitelerini artırmanın önemi göz ardı ediliyor.
- LGBTİ+’lar, 2022 yılı boyunca nefret mitingleri ile hedef gösterildi. CİSÜ Platformu tarafından hazırlanan Durum Analizi Raporu, ayrımcılık ve damgalama korkusu sebebiyle LGBTİ+’ların sağlık hizmeti alırken cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini gizlemeyi tercih ettiklerini ortaya koyuyor. Raporda LGBTİ+’larındevlet ya da özel kurum fark etmeksizin sırf bu korku nedeniyle sağlık hizmeti almayı ertelediklerineveya alternatif yollar aradıklarına dikkat çekildi.
- CİSÜ Platformu’nun hazırladığı Şiddetin Kadın Sağlığına Etkileri bilgi notunda kadınların bilgi eksikliği ve hukuk sistemi içinde önlerine çıkarılan engeller nedeniyle sağlık haklarına ulaşamadıklarına dikkat çekildi. Belgede, Türkiye’de kadınların sosyo ekonomik ve kültürel unsurlardan dolayı şiddete maruz bırakıldığı ancak toplumun baskısından ya da şiddeti uygulayanın tehdidinden dolayı bu durumun çoğu zaman adli süreçlere yansımadığı veya cezai yaptırımı olmasına rağmen üstünün örtüldüğü vurgulandı.
- Koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında birinci basamakta; Aile Sağlığı Merkezleri (ASM’ler), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM’ler) ve Toplum Sağlığı Merkezlerinde (TSM’ler) erişilebilir olması gereken aile planlaması hizmetlerine erişim giderek azalıyor. Doğurganlığı düzenleyen araçlara ulaşılamaması, kadınlarda sağlık sorunlarına neden oluyor ve güvenli anneliği riskli hale getiriyor.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı